Egzama, ciltte iltihaplanma, kaşıntı ve rahatsızlık gibi semptomlarla kendini gösteren, pek çok insanı etkileyen yaygın bir cilt rahatsızlığıdır. Ancak, 32 yaşındaki Elif Demir için bu sıradan görünen hastalık, hayatının en zor dönemiyle yüzleşmesine neden oldu. Bir gün, cildindeki kaşıntı ve döküntüler için doktoruna giden Elif, sıradan bir muayene sonrasında beklemediği bir haber aldı. Doktor, yaptığı testler ve incelemeler ışığında, onun sadece egzamaya değil, başka bir hastalığa da yakalandığını bildirdi. Daha da kötüsü, Elif'e 6 ay ömrü kaldığını söyledi. Bu durum, Elif'in ve ailesinin hayatında büyük bir şok etkisi yarattı.
Elif, uzun yıllardır dönemsel olarak egzamadan muzdaripti. İlk olarak ergenlik döneminde başlayan bu hastalık, zamanla kontrol edilemez bir hal almıştı. Ancak, geçirdiği son nörolojik semptomlar ve sürekli kaşıntı, onu daha detaylı bir muayeneye yönlendirdi. Yaz sıcaklarında bile cildinde oluşan kızarıklıklar ve kabarcıklar nedeniyle bir dermatologa gitmeye karar verdi. Beklentisi, kendisine yeni bir krem veya tedavi önerilmesiydi. Ancak muayene sonrası doktor, kendi düşündüğünden çok daha kötü bir durumla karşılaştığını bildirdi.
Kan testleri ve biyopsiler sonucunda Elif’in cildindeki belirtilerin akciğer kanserinin bir belirtisi olduğu ortaya çıktı. Bu durum, Elif’te büyük bir panic ve korkuya sebep oldu. Metastatik kanser tanısı konulduktan sonra Elif, kanser tedavisi sürecinde kendisiyle ve hastalığıyla ilgili vermesi gereken zorlu kararlara hızla yöneldi. Tedavi süreci, onun için fiziksel zorlukların yanı sıra ruhsal bir sınav haline geldi.
Elif, sonrasında ilk olarak kemoterapi ve radyoterapi tedavisi almaya başladı. Ancak tedavi başladığında, egzamadan kaynaklı cilt sorunları da onu bırakmadı. Özellikle kemoterapinin yan etkileri, cildinde büyük küçülmelere ve tahrişlere neden oldu. Zamanla, Elif bu durumu daha iyi yönetmek için dermatolojik destek almaya karar verdi. Cilt bakımında dikkatli seçimler yaparak, dermatologu ile birlikte tedavi sürecini yönetti. İşte bu aşamada destek gruplarının önemini kavradı. Kendisi gibi kanser hastası olanlarla iletişime geçerek, psikolojik bir rahatlama buldu.
Elif, hastalığının getirdiği zorlukları aşabilmek için yalnız olmadığını hissetmeye ihtiyaç duydu. Sosyal medyada açtığı hesaplar sayesinde hem düşüncelerini paylaşarak hem de başkalarının hikâyelerini dinleyerek güç bulmaya çalıştı. Uzun süreli hastalıklar, hastaların yalnız hissetmesine yol açabilir. Ancak Elif, bu durumu kabullenip güçlenmeyi başardı. Yaşam kalitesi üzerine çalışarak, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını korumak için bütün çabasını sarf etti.
Şu an Elif, daha önceki hayatına dönmeye çalışırken, her gününü bir mücadele olarak görüyor. Yaşadığı zorluklar onu sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da güçlü bir birey haline dönüştürdü. Egzama teşhisiyle başlayan bu zorlu serüven, yaşamının en kıymetli değerlerini anlamasını sağladı. Ailesi ve arkadaşları ile olan ilişkileri daha da güçlendi. Her anın kıymetini bilerek yaşamak, Elif'in yaşam felsefesi haline geldi. Sadece kendisi değil, çevresindeki her birey için mücadeleci bir yaşam sergilemekte kararlı. Bu zorlu süreç, ona umut vermeyi başardı ve yaşamı boyunca sadece kendisi için değil, aynı zamanda başkaları için de ilham kaynağı olmayı hedefliyor.
Elif Demir’in hikayesi, hayatta kalmanın sadece bir mücadele olmadığını, aynı zamanda nasıl bir anlam ve değer bulduğumuzun da bir yansımasıdır. “Hayatımın son altı ayı!” diye düşünmek yerine, her günü yeni bir başlangıç olarak görmeye çalışmak, her bireyin içinde bulunabileceği bir durumdur. Elif, hastalığı ile yaşamayı öğrenerek, kendini bir savunucu olarak yeniden doğdu. Ağır bir gerçeklik ile karşı karşıya kalsa da, umudunu kaybetmedi ve hayatta kalma mücadelesini sürdürdü.