Gün geçmiyor ki, toplum düzenini sağlamakla görevli olan güvenlik güçlerinin yanlış bir uygulaması gündeme gelmesin. Bu kez de bir bekçinin, 15 yaşındaki bir market çırağına uyguladığı şiddet, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Olay, yaşananların adalet önünde nasıl bir karara yol açacağı konusunda birçok soru işareti doğurdu. İşte detaylar…
Geçtiğimiz günlerde, İstanbul’un bir semtinde gerçekleşen olayda, bir markette çıraklık yapan 15 yaşındaki genç, çocuğa yapılan ile biçimde bekçi tarafından şiddet uygulandı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, bekçi, markette yaşanan bir anlaşmazlık nedeniyle görgü tanıkları tarafından "aşırı tepki" olarak nitelendirilen bir şekilde genç çocuğu dövmeye başladı. Olayın ardından çevrede toplanan vatandaşlar, durumu polise bildirerek, genç çocuğun yardım almasını sağladı.
Olay anında markette bulunan müşteriler, çocuğun çığlıklarını duyduklarını ve bekçinin orantısız bir şekilde güç kullandığını ifade ettiler. Güvenlik kamerası görüntülerinin de olayın şiddetinin boyutlarını gözler önüne serdiği belirtiliyor. Çocuk, şiddet nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve buradaki muayene sonucunda fiziksel olarak bir sorun yaşadığı tespit edildi. Ancak, olayın ardındaki sosyal ve psikolojik etkiler daha da derinleşebilir.
Olayın duyulmasıyla birlikte, sosyal medya platformlarında vatandaşların bu duruma karşı gösterdiği tepkiler oldukça çarpıcıydı. “Çocukları koruma göreviyle yükümlü olanların bu şekilde davranması kabul edilemez” diyen kullanıcılar, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını dile getirdiler. Bazıları, bekçinin görevden alınmasını isterken, diğerleri ise olayın arka planının araştırılmasını talep etti.
Birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları derneği de olaya dair açıklama yaparak, güvenlik güçlerinin şiddet kullanma yetkisinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Yapılan açıklamalarda, çocukların fiziksel ve psikolojik olarak şiddete maruz kalmalarının kabul edilemeyeceği belirtildi. Olayın ardından marketin sahibi ile birlikte çalışanlar da, bekçinin davranışını kınayan açıklamalar yaptılar. Bu durum, güvenlik iş gücünün, toplumdaki hassas grupları koruma görevi konusunda ne denli dikkatli olması gerektiğini yeniden gündeme getirdi.
Sonuç olarak, bu tür olayların tekrar etmemesi için hem toplumdaki bütün bireylere hem de güvenlik güçlerine büyük görevler düşmektedir. Özellikle çocuklar gibi savunmasız bireylerin korunması, tüm toplumun sorumluluğunda olmalı ve bu tür olaylar karşısında toplumsal dayanışma ve tepki mekanizmalarının işlevselliği sağlanmalıdır. Bekçinin, bu olaya sebep olup olmadığını nihai olarak yargılayacak olan mahkeme süreçlerinin, adaletin yerini bulması açısından büyük önem taşıdığı açıktır. Olayın gelişimini takip ederken, toplum olarak bu konuları ne denli ciddiye aldığımız da dikkat çeken bir husus olacaktır.