Modern yaşamın karmaşası içinde birçok insan kendini sorumluluklardan kaçarken buluyor. Bu kaçışın altında yatan nedenler, bireylerin kendilerini tanıma yolculuklarında büyük rol oynuyor. Klinik psikolog Ahmet Yılmaz, bu konuda önemli açıklamalarda bulunarak, bireylerin sorumluluk duygularının nasıl şekillendiğini ve bunlardan kaçış yollarını araştırıyor. Sorumluluk almak bazen zorlu bir yük gibi görünse de, aslında bu yükü taşımak bireysel gelişim ve olgunlaşma için hayati bir adım. Peki, sorumluluktan kaçarken kendimizden mi kaçıyoruz? Bunu anlamak için önce kendimizi tanımak zorundayız.
Ahmet Yılmaz, sorumluluk ve öz tanım arasındaki ilişkiyi ele alarak, insanların bu konudaki anlayışlarını derinleştirmeyi amaçlıyor. Sorumluluk, sadece günlük görevlerden ibaret değildir. Bireylerin seçimleri, ilişkileri ve yaşamları üzerindeki etkileri de son derece büyüktür. Yılmaz, “Kendi sorumluluklarımızı almaktan kaçmak, aslında içsel bir çatışmanın göstergesidir. Kimi insanlar, yapılması gerekenleri erteleyerek, aslında kendilerini ifade etmekten kaçıyor olabilirler,” diyor.
Bireyler, kendi potansiyellerini fark ettiklerinde ve sorumlulukları üstlenmeyi kabullendiklerinde, kendilerini daha güçlü hissediyorlar. Ancak bunun tam tersine, sorumluluk almak gerektiğinde kaçış yolları aramak, kişinin kendisine olan güvenini de zedeler. Yılmaz, “Gerçek kabul ediş, bireyin kendi sınırlılıklarını anlamaya ve bunların ötesine geçmeye başlamasıdır,” şeklinde vurguluyor. Bu noktada, sorumluluğun bireyler için ne anlama geldiği ve bunun nasıl yönetilebileceği kritik öneme sahip.
Kendimizden kaçmanın birçok nedeni olabilir. Stres, kaygı, düşük özsaygı gibi psikolojik faktörler, bireylerin sorumluluklarını kabul etmekte zorlanmasına yol açabilir. Ahmet Yılmaz, “Sosyal medyanın etkisiyle bir çok insan, yaşamlarını mükemmel göstermeye çalışırken, kendi içsel çatışmalarını daha da derinleştiriyor. Başkalarının başarıları, kendi yetersizlik hissimizi artırabilir,” açıklamasında bulunuyor.
Özellikle genç nesil, toplumsal beklentiler ve başarı algısıyla boğuşuyor. Bu noktada, sorumluluk almaktan çekinmek; zorlayıcı, belirsiz ve korkutucu bir durum olarak algılanıyor. Yılmaz, “İçsel saatimizi doğru ayarladığımızda, kendimize olan güvenimiz artar ve sorumluluk almaktan daha az çekiniriz,” diyerek bireylerin kendi içsel motivasyonlarını keşfetmelerinin önemine dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, kendimizden kaçmanın ardında yatan sebepleri anlamak ve bunlarla yüzleşmek, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmemiz için elzemdir. Yılmaz’ın belirttiği gibi, bu süreçte kendimizi ve hayatımızdaki sorumlulukların doğasını anlamak, içsel bir dönüşüm yaşayarak daha doyurucu ve anlamlı bir yaşam sürmemizi sağlar. Sorumluluk alma gücünü bulmak, bazen zor olsa da, özgüvenimizi artıracak ve yaşam tatminimizi yükseltecektir.
Unutulmamalıdır ki sorumluluk, bireysel gelişim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kendimizi tanıma yolculuğunda, cesur adımlar atarak kendimize olan inancımızı yeniden yapılandırabiliriz. Klinik psikolog Ahmet Yılmaz’ın bu konudaki düşünceleri, sorumluluk almak ve kendimizi tanımak üzerine derinlemesine bir bakış açısı sunuyor. Şimdi sorumluluğunuzu almanın, kendinizle buluşmanın ve yaşamın tüm fırsatlarını kucaklamanın tam zamanı!