Son yıllarda nesiller arası farkların belirginleşmesi, özellikle Z kuşağı ile Y ve X kuşakları arasında yaşanan çatışmalarla dikkat çekiyor. Z kuşağı, 1997 ile 2012 arasında doğan bireylerden oluşurken, bu grubun en büyük dikkat çeken özelliklerinden biri, dünya görüşleri, teknoloji ile olan ilişkileri ve sosyal hayata dair farklılıkları. Son dönemde yapılan araştırmalar, Z kuşağının hangi yaş grubunu “ihtiyar” olarak gördüğünü net bir şekilde ortaya koydu. İlginç sonuçlar ve bu sonuçların ardındaki sebepler, kuşaklar arası iletişimi daha da zorlaştırıyor.
Yapılan araştırmalara göre Z kuşağı, 35 yaşının üzerindeki bireyleri ''ihtiyar'' olarak değerlendiriyor. Bu sonuç, özellikle 18-24 yaş arasındaki gençlerin, 35-45 yaş grubundaki insanlara bakış açısını çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Z kuşağı, kendilerini dijital dünyada güçlü bir şekilde ifade edebilmekte ve sosyal medya gibi platformları etkin bir biçimde kullanmaktadır. Bu durum, onların daha genç ve dinamik olma arzusunu besleyerek, daha olgun yaştaki bireyleri marjinalleştiriyor.
Z kuşağının bu algısının arkasındaki sebeplerden biri, sürekli değişen teknoloji ve yaşam tarzının etkisi. Önceden ''ortalama'' bir insanın 30'lu yaşlarına geldiğinde başarılı ve yerleşik bir yaşam kurması beklenirken, Z kuşağının bu algıya yaklaşımı değişti. Çünkü günümüz dünyasında gençler, sosyal medya etkisiyle anlık başarı, hız, yenilik ve yaratıcılık gibi değerleri öncelikle benimsiyor. Bunun sonucunda, 35 yaş üstü bireyler, Z kuşağı için yavaş ve itici olarak görülebiliyor.
Z kuşağının 35 yaşını “ihtiyar” olarak tanımlaması, aslında nesiller arası bir uçurumun en net göstergelerinden biri haline geldi. Gençlerin önceki kuşaklarla iletişim kurma biçimleri, daha çok ideolojilere değil, bireysel deneyimlere dayanmaktadır. Z kuşağı, daha hızlı bir yaşam temposuna alışkın; bu da onları daha az sabırlı ve daha fazla ilerlemeci hale getiriyor. Bu olgu, özellikle iş gücünde Z kuşağının eski kuşaklarla olan etkileşimini zorluyor.
Sonuç olarak, Z kuşağının ''ihtiyar'' bulduğu yaş grubu ve oluşturduğu algının, yalnızca kişisel bir düşünce olmaktan öte toplumsal bir değişimin yansıması olduğu söylenebilir. Bu, nesiller arası iletişimde yeni yollar ve dinamikler geliştirmeyi zorunlu kılıyor. Onların dünyasında, 35 yaşın üzerinde olan bireyler yalnızca yaşlı değil, aynı zamanda yeniliklere kapalı ve statükocu bir yapıya sahip olarak algılanıyor. Bu durum, özellikle iş yerlerinde bir çatışma kaynağı haline gelirken, iletişim biçimlerini de dönüşüme uğratıyor.
Bütün bu çerçevede, Z kuşağının ''ihtiyar'' bulduğu yaş grubu ve bu algının ardındaki sebepler, gelecekte toplumsal yapının nasıl şekilleneceği konusunda önemli ipuçları veriyor. Ayrıca, kuşaklar arası anlayışın nasıl yeniden inşa edileceği, sadece bireylerin değil, aynı zamanda kurumların ve toplumların da sorumluluğunda olacak.