İstanbul, 26 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen şiddetli deprem ile sarsıldı. Halk arasında 'beklenen büyük deprem' olarak adlandırılan felaketin tam aksine, bu olayın fay hatları üzerindeki enerji birikimini artırdığı öne sürülüyor. Uzmanlar, bu durumu değerlendirirken, İstanbul’un kuzey, batı ve doğu kısımlarındaki fay hatlarının durumuna dair ciddi uyarılarda bulunuyor. Deprem sırasında başta bina yapıları olmak üzere birçok alanda yaşanan hasar, İstanbul'un depreme ne kadar hazır olduğu sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
İstanbul'da meydana gelen bu son deprem, 5.8 büyüklüğünde ölçülerek, çok sayıda insanı paniğe sevk etti. Maslak ve çevresindeki bölgelerde yoğun olarak hissedilen bu sarsıntı, 2021 verilerine göre beklenen büyük depremin geldiğinin habercisi mi sorularını akıllara getirdi. Ancak uzmanlar, bu depremin mevcut fay hatlarının enerjisini serbest bıraktığına dair eğilimlerde bulunuyor. İstanbul’da yıllarca süren gözlemler sonucunda, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda biriken enerji birikimi, korkutucu boyutlara ulaşmış durumda. Her ne kadar insanlar arasında büyük bir depremin beklenmesi yanlış bir algı olsa da, bunun insanların güvenliğini tehdit eden bir durum olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Deprem uzmanları, İstanbul'un tarihi dokusu ve hızlı yapılaşma süreci sonucu çok sayıda eski ve sağlam olmayan yapı ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Son yapılandırmaların çoğu, zeminin doğru analiz edilmediği yerlerde yapılmış olması, deprem anlarında beklenmedik depremlerle karşılaşmamıza neden olabiliyor. Kentin 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleşen küçük depremlerle birlikte, gerçekte büyük bir deprem yaşanmadığı gerçeği, uzmanların dikkatini çekerken, bu tür durumlarda birçok yapının çatlama ve parametrik zararlar alabildiği de açıklamada yer alıyor.
Son yıllarda, jeolojik araştırmalar ve çalışmalar, İstanbul'daki fay hatlarının davranışlarını gözler önüne serdi. Her yüzyılda bir meydana gelmesi beklenen büyük bir depremin muhakkak yol açacağı yıkımlara karşı önlem almak üzere, devlet kurumu ve yerel yönetimler tarafından bir dizi tedbir alma gayretleri sürmekte. Öte yandan, bu tür depremler sırasında halkın ne yapması gerektiği konusunda eğitimler verilmesi, proaktif bir yaklaşım ile insanları eğiten programların oluşturulması elzem hale geldi. Özellikle İstanbul gibi büyük ve kalabalık bir şehirde, deprem anında yapılacak olan kurtarma ve sığınma sistemleri, dünya genelinde birçok şehir için örnek teşkil edebilir.
Uzmanlar, depremin olduğu süreçteki yapıların dayanıklılığını ve inşaat standartlarını gözden geçirerek, bir sonraki büyük deprem konusunda ne gibi önlemlerin alınması gerektiğine dair çalışmalar yürütüyorlar. Binaların depreme karşı dayanıklılık seviyesinin tespit edilmesi ve buna göre güçlendirilmesi, mevzuatlar çerçevesinde yer almalıdır. Ayrıca, İstanbul'un coğrafi yapısı ve iklim özellikleri dikkate alınarak oluşturulacak yeni yapı projeleri, bu tür felaketleri daha az zararla atlatmamızı sağlayabilir.
Özetle, İstanbul'da yaşanan bu son şiddetli deprem, herkesin dikkat etmesi gereken önemli bir alarm niteliği taşıyor. Her an meydana gelebilecek büyük bir depreme karşı alınacak önlemler ve yapılacak hazırlıklar, hem bireylerin hem de şehir yönetimlerinin ortak sorumluluğu. Tüm bu gelişmeler, gelecekte bu tür olayların önüne geçmek ve halkı bilinçlendirmek adına atılacak adımların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Deprem gerçeği ile yüzleşmek ve ona uygun önlemlerin alınması, sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin güvenliği açısından kritik bir hale gelmiştir.